HAYATIMIN SINAVI: KUZEY ETİYOPYA
Etiyopya’ya gitmeye çok hızlı karar verdim. Zaten Afrika’nın, bağ kuracağı insanları seçerek kendisine çağıran bir enerjisi olduğuna inanıyorum. Beni de o enerji çarptı ve hızla Etiyopya’ya savurdu. Etiyopya dünya mutsuz ülkeler sıralamasında* en mutsuz 3. ülke. Oradaki ihtiyacı daha net anlamak için yardım kuruluşlarıyla yazıştım. Ve ağırlıklı çocuklara eşya götürmeye karar verdim çünkü sıcakta gıda vb. bozulabilirdi. Böyle şeyleri oradan yakın mesafelerden alıp dağıtmayı planladım. Yapacağım yardım çok mütevazı idi, hiç umursamadım. Orada olmak ve bir çocuğa gülümsemek bile değerli gözüktü bana.
Dallol: Görsel Şölen…
Gittiğim yerler arasında, Dünya’nın terkedilmiş en uzak 7 yerinden biri olan Danakil çölündeki Dallol da vardı. Etiyopya’nın kuzeyinde bulunan Dallol, ulaşım açısından oldukça sefil bir konumda. Eritre sınırındaki gerginlik de cabası. Bölgede gerillalar, mayınlar ve insan kaçırma çok yaygın. Dallol bir uzay film setini andırıyor. Çöküntü kraterlerinde aktif hidrotermal hareketler var. En büyük tehlike, sıcaklığın 50 derecelerde seyretmesi ve tecrübesiz gezginlerin daha da sıcak olan bu kaynar sulara düşüp haşlanmalarının an meselesi olması. Dallol kükürt pınarları ve asit gölleri ile adeta doğa harikası. Jeotermal sıcak su sayesinde yüzeye aniden ulaşan su, buharlaşırken kristalize hale geliyor. Ve kükürt ve potasyum tuzlarından ortaya beyaz, sarı, yeşil, turuncu ve kırmızı renkli muhteşem görüntüler çıkıyor. Burada büyülendim diyebilirim. Bölgedeki sönmemiş Erta yanardağının krater ağzına yarım metre yaklaşıp o lavların cehennem sıcağının yüzümü yalamasına izin vermek hayatımdaki en cahil cesareti sergilediğim anlarımdan biriydi.
Danakil tuz gölü ve tuz madenleri ise kızgın güneş altındaki yansımalarıyla içinize sonsuzluk hissi kaplatabilecek yegâne yerlerden biri.
Silahların Gölgesinde
Gitmeden önce, ülkedeki bazı tehlikeler konusunda bir arkadaşımın beni uyarmış olmasına rağmen, Afrika’nın bana yaptığı kalpten çağrıya yenik düştüm. Böylece kendimi Cibuti, Somali ve Eritre sınırları gibi olabilecek en riskli bölgelerine cahilce atmış oldum. Allah’tan, taşıdıkları risk kadar Etiyopya’nın eşsizliklerini de barındıran bu yörelerini benim gibi görmek isteyen sıra dışı gezginlere hizmet veren, durumun ciddiyetine hâkim bilinçli ekipler var. Etiyopya’nın iç bölgelerine geçince bu güvenlik çemberi ile daha kolay temasa geçilmesi mümkün. Yani seyahat güvenliğini uzaktan planlamak mümkün olmayabiliyor. Bu tecrübeli yerel ekipler maalesef silahlı korumalar, rehber ve görevli askerlerden oluşuyor.
Gittiğimde oranın kış zamanıydı. Zaten bu 1.5 aylık dönem dışında Dünya’nın en sıcak çölünde dolaşmak pek mümkün değil. Çöle ulaşmadan yaklaşık 2 gün önce bölgede yol, telefon, elektrik kesiliyor ve hayatla bağlantınız kopuyor.Bölgeye yolculuk çok eziyetli; bitmek bilmeyen yol taş, kaya parçaları, zaman zaman çöl tepecikleri ile döşeli. En iyi ciplerde bile sürekli kafanız araba tavanına vura vura gidiyorsunuz. Ne bel sağlam kalıyor, ne de boyun… Bizim ekip yolda tek başına giden çılgın bir japon fotoğrafçıyı 2 kez çölde takılı kaldığı kum tepeciklerinden kurtardı. Bu bölgede silahlı çatışmaların ortasında kalmak ya da zorla içinde yer almak dışında, hiçbir zaman kimliği olmamış, okul ve eğitim görmemiş, evinde suyu elektriği asla olmamış, telefonu bilmeyen, hayatı boyunca 3-4 yiyecek dışında midesine başka şey girmemiş insanlarla tanıştım. Hayal edebileceğimizin ötesinde yokluk içinde yaşayan çocuklarla ve ailelerle vakit geçirdim. Yoksulluğun her karış toprağına hâkim olduğu bölgelerde dolaşmak insanın elindekilerin kıymetini bilmesi için büyük dersler sunuyor. Anneler çaresizlikten, ağaç yapraklarını bir lokma suda kaynatarak çocuklarını beslemeye çalışıyor.
Çöpleri toplayacak bir resmi merci yoksunluğuna ek olarak su ve sabun olmadığı için yöre insanlarının temizlik mevhumu bana epey bir öz yönetim sergiletti. Tuvalete neredeyse herkesin içinde gitmek, sokakta yatmak buralarda gündelik hayatın bir parçası. Yol boyu korumaları doyurmakla görevli aşçının önce burnundaki sümüğü avucunda yayıp sonra elleriyle domatesleri doğraması ve ekstra kirli suda bulaşık yıkaması da benim hijyen anlayışımı epey sorgulattı.
Etiyopya’nın kuzeyinde yaşadıklarım
hayatımın en sarsıcı tecrübelerinden biridir.
Benim bölgeyi terk ettiğim günün akşamı öğrendim ki, çeteler sabah beraber kahvaltı ettiğimiz 7 kişiyi öldürmüşler. O sinsi pusuya düşmekten gün belki dakikalar belki de saniyelerle kıl payı kurtulduğuma, aynı güzergâhı kullanmış bir gezgin olarak hiçbir zaman sevinemedim. Ne yazık ki, silahlı barbarlar kafileyi rehin almaya çalışırken 5 gezgin ve 2 korumayı acımasızca katletmişlerdi. Dönüş yolunda o tozlu dağlarda karşılaşıp selamlaştığım beyaz tenli yüzleri günlerce düşünmekten vazgeçmek kolay olmadı.
Aslında böyle bölgelerde 2 kişiye en az 6 kişilik koruma ekibi ve 2 adet takip eden araç gerekiyor. Ben tecrübeli ekip ve koruma sayısından mı yoksa meleklerin işbirliği sayesinde mi kurtuldum bilmiyorum. Bildiğimi farz ettiğim o ki, bu dünyada tamamlamak durumunda olduğum bir misyonum var ve kader bana izin verdi.
Yüksek ateşin pençesinde
Etiyopya’ da kırsalda dağlara tırmanarak yola devam etmek zorunda olduğum gün ciddi şekilde hastalandım. En yakın sağlık birimine ulaşımın en az 3 gün sürdüğü, en uç noktada kaderimle baş başaydım. Gündüz 50 dereceleri bulan sıcaklık yüzünden rehberler dağa tırmanmayı gece serinliğine bırakmıştı. Kervan yola çıktığında başım döndüğü için deveden düşmek üzereyken, beni karanlıkta havada yakalayan yerel rehbere minnettarım. Yuvarlanacağım metreleri ve arazi yapısını hayal etmek istemezsiniz. Yaklaşık 4 saat tansiyonum dipte, katıldığım kervan beni orada bırakmasın korkusuyla mecbur yürüyerek nasıl bir manevi güçle dağın tepesine tırmanmayı becerdiğime hala şaşarım. Çift görmeye, kusmaya, ateşten sersemlemeye ve emekleyerek yürümeye başlamıştım. El yordamıyla bulduğum her kaya parçasına sarılıp bayılmamak için destek almaya çalışıyordum.
Zirveye vardığımızda zaten kendimden geçmek üzereydim; su bulup yanımda olan birkaç ilacı iyi gelir ümidiyle inleyerek bilinçsizce arka arkaya içtim. Geceyi, yığıldığım yerdeki, hayvan – insan pisliklerine bulanmış toz toprak zemine serili bir tülbent üzerinde yarı baygın geçirdim. Ayağımın dibinde yorgunluktan bitap horlayan bir görevli askerle, sabaha sağ çıktığımı anladığımdaki mutluluğumu, o anı her hatırladığımda tekrar tekrar coşkuyla yaşarım. Laf aramızda tüy gibi ince ve kirli tülbente kendimi bırakıp artık ne yürümek ne de tırmanmak zorunda olmadığımı fark ettiğimde, içine daldığım baygın uykunun cazibesini bir daha en lüks otelde bile yakalayamadım. O dışkı kokularının içinde bitap uykuya dalabileceğimi ve artık bedenimi kavrayan bir zemin olduğunu fark ettiğimdeki şükür anım hayatımdaki dönüm noktalarından biridir. O dağlar benim içimdeki güç ve inanç potansiyelimle buluşmama muazzam katkı sağladı. Yadsıyamam.
Etiyopya ying yangı:
Başkent Addis Ababa ve çevresi Birleşmiş Milletler Misali tüm dünya insanlarından en entellektüellerini, dünya politikasına yön verenleri, parayı en iyi koklayan işadamlarını ağırlayadursun; Afrika’nın acımasız ve çileli yüzü Etiyopya’nın ücralarında kendini tüm soğukkanlılığıyla sergiliyor. Afrika bana, aslında kendimi bir zerre olarak görüp, dünyadaki diğer komşularımdan neler öğrenebileceğim konusunda büyük öğretiler yükledi. Bu kıtadan sonra benim için her şeyin hem önemi var; hem de insanlık dışında aslında hiçbir şeyin önemi yok. Bunu içselleştirmem zaman aldı.
Bir gün gerçek Afrika’ya dokunmak isterseniz
Eğer siz de bir gün yolunuzu Afrika’nın cefakâr topraklarına düşürmeye karar verirseniz, yanınızda veya kargo ile oyuncak, ingilizce çocuk kitabı, çocuk giyim ve yiyecek götürmeyi planlayın. Bölgedeki sivil toplum kuruluşlarıyla temasa geçerseniz onlar işinizi kolaylaştıracaktır.
Not 1: Afrika’ya benim gibi can güvenliği garantisi olmayan bölgelere gitmeye sizi asla davet etmiyorum. Kenya ve Zimbabwe gibi daha güvenli bölgelerin olduğu ülkelerde de çok yararınız olacaktır.
Not 2: Bildiğiniz gibi sivil toplum yardım çalışmalarını yıllardan beri A.I.P. Vakfı olarak Türkiye’ de aralıksız yürütmekteyiz. Sosyal yardım çalışmalarını bizzat bizle Anadolu ya da İstanbul’daki sefaleti görerek yapmak isterseniz lütfen A.I.P. Vakfı ile temasa geçin sizi ihtiyaçlara ilişkin bilgilendirelim.
*Dünya mutlu ve mutsuz ülkeler sıralaması araştırması Forbes dergisi ve Legatum Enstitüsü / Dubai işbirliği ile. 2011.