Gaziantep Suriye kamp
2016 sonunda; Hatay, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Kahramanmaraş gibi şehirlerimizde barınma merkezlerindeki Suriyeli sayısı: 255 bin civarındaydı. Ben Gaziantep’tekileri ziyaret ettim.
Ülkelerinden kendi istekleri dışında kopmak zorunda kalan her biri iş güç, aile bağ sahibi insanlarla tanışmak çok ağırdı. Olabilecek en iyi şartlarda ağırlanıyorlardı ama bu acılarını ne kadar hafifletebilir bilemiyorum.
Doktor, mühendis, öğretmen, ev hanımı … hepsi hepsi sevdiklerinden kopup gelmişti. Sanki başka bir gezegene ışınlanmışlardı. Yanlarında küçücük bir el çantasına ne sığdırdılarsa geride her şeyi tüm anıları yaşanmışlıkları terk ederek kopa kopa köklerinden söküle söküle gelmişlerdi. Bu kampta kendimi şanslı hissetmekten de çok utandım. Ya Rabbim gerçek yokluk nedir gerçekten bilmiyorduk ve televizyondan bu dramları seyretmek ve sonra akşam yemeği için onların bir daha durumunu anmadan yemeğe çıkmak insanlık suçuydu…
Koca aile sığışmaya çalıştıkları sofralarına odalarına dertop olup konuk olduğumda benimle konuşmaktan duydukları memnuniyet vücut dillerine sözlerine yansımıştı. Adeta bu sofrada ben onlardan daha dertliydim. Anı yaşamak ne demek kendime kendi ruhumu fena halde çimdikleyerek hatırlatmak zorunda kaldım.
Gaziantep’ten “elindekinin kıymetini bil” diye herkese bağırma ve omuzlarından sarsma isteği ile döndüm. Kendi adıma “saçmalama aklını başka yere kaydırma, anı yaşa” mottosunu kucakladım.
Gaziantep’ten eliniz kolunuz baklava, baharat, çeşitli tatlılarla döneceksiniz. İmam Çağdaşta yemek yiyin, irili ufaklı dükkanlarda tatlı ve yerel lezzetleri deneyin. Millet Han’da meşhur kahveyi için. Yöresel yemek yapan bir aile bulup onlara konuk olmak tabii ki en dahiyane fikir olur. Benim böyle bir hayalim var. Ali İhsan Göğüş Müzesi ve Gaziantep Araştırmaları Merkezi’ni gezmenizi öneririm.